“HIZLI ARAMA İÇİN ETİKETLER”

2010’da Twitter Öğretti Bana Her Şeyi

Selam. Bekletmeden konuya geçeyim. 2010’da bir alay Twitter kullandım. Bokunu çıkardığım için işin felsefesine de sardım. Şimdi izninizle şunu yapın bunu yapmayın diye ukalalık edeceğim. Güzel önerileri cebinize alın, yarasın. Size uymayanları da tersine çevirip kullanın, yine yarasın. Başlıyoruz! Kemerlerinizi bağlayın çok hızlı yazıyorum! Real time social media! Microblogging! Twitter:)
(Biliyorum tonlarca amerikan kaynağı okudunuz how to tweet’le ilgili, bunlar onlardan az buçuk daha değişik. Merak etmeyin ben de o “how to”ları okurken, sizlerle beraber sıkıldım.)

1- Beni kimler retweet’lemiş? http://twitter.com/#retweeted_of_mine adresinden arada sırada bakın. Kim sizi retweet’lemiş. Büyük ihtimal tahmin etmediğiniz bir yazınızı hiç tahmin etmediğiniz bir kişi retweet’lemiştir. Bunun farkına varmanın keyfini çıkarın, ya da üzerine reply edip muhabbeti harlayın.

2- Bir Twitter Client programı kullanın. Düz kasa Twitter web sitesini kullanmayın. Web tabanlı olması, onlarca pratik özelliği ve şirin baykuşun yüzü suyu hürmetine Hootsuite hararetle tavsiye edilir. Kolon kolon following grupları (listeler) oluşturabilirsiniz. Özellikle gerçek hayattan da tanıdığınız yakın arkadaşlarınız için ayrı bir kolonunuz olsun, gözünüz orada olsun. Bir de yanına ilgilendiğiniz bir search term kolonu, dadından yinmez.

3- Follow Friday gazına gelip cumaları tweet’lerinizi #ff @xxxx @yyyy diye doldurmayın Allah aşkına. “Şu adamı/kadını takip edin” demenin, işin çünkü’sünü anlatmadıktan sonra spam’den hiçbir farkı yok. Hayır bi de o kadar reklamcısınız, işin içindesiniz, hala sebepsiz yere #ff yazmalar? Bari, “çok iyi müzik blogları bunlar: #ff @xxxx @yyyy” şeklinde kısa da olsa bir açıklamayla yazın. Niye değerli bulduğunuzu söylemeden “bunları takip edin!” demenizin anlamı var mı?

4- Benim gibi saçmasapan yeni Twitter hesapları açıp onları meşhur etmeye çalışmayın. Sıfırdan o kadar çok follower edinilmiyor. Ben yapamadım olmadı. Bunun yerine, tutacak, hızlı yayılacak, taşı gediğine koyacak #konkurbudur gibi hashtag’ler yaratmaya bakın. Siz sıfırdan yaratıp göğe çıkarınca olmuyor o iş, siz sıfırdan yaratıp başkaları crowdsource edince göle çıkıyor. Ne gölü mü? Diyorum ki, göle hashtag mayası çalın. Çok çalın. Birine inanacaksınız, inandığınız da tutacak. Hashtag’i parayla mı saydılar size? Tutana kadar yenisini kamon!

5- Evet Foursquare de kullanıyorsunuz maaşallah. Twitter’a da bağladınız inşallah. Zaten şu sıra lokasyon bazlı servislerin balonu söndü mü sönecek mi tartışıp duruyoruz, ne menem bir şey olduklarını anlamaya çalışıyoruz hala. Boş yere check-in yapmak yasaktır. Check-in yaparken anlamlı bir kelam etmeyeceksen, hiç check-in yapma daha iyi. Daha basit anlatayım: Bilgi vermeyeceksen, eğlenceli bir yanı da yoksa, safi check-in bünyeyi bayar. Önemi olan “orada bulunduğunuzu” ilan etmek değil. “Orada bulunurken ne hissettiğinizi, neyi paylaşabileceğinizi, neyin önemli olduğunu” ilan etmek. Nokta atışı düşünme Foursquare’de, nokta akışı düşün…nereye, nasıl, ne hissederek check-in. Duygu yoksa niye takip edelim?

6- Twitter info’nuza tekrar bir bakın. 2 seçeneğiniz var. Ya o kadar kısa alanda kendinizi tarif edeceksiniz, ya da o kadar kısa alanda kendinizle ilgili bir şeyler tarif etmeye çalışıp detayı için bir link vereceksiniz. Bu 2 eksende düşünün. Twitter ruhuna uygun şekilde, o dar alanda o kısa oyunu layıkıyla hyperlink’siz kuracak mısın? Yoksa şunu yapıyorum bunu yapıyorum diye bir sürü http linki mi sıkıştıracaksın? Gerekirse fazla kelam etmeden, about-me tarzı bir tek siteye link verin, sizin internet ayakizlerinizi oradan görelim. Info kadar kısa yerde taşı gediğine koyarım diyorsanız, zaten Twitter size kurban olsun.

7- Sizi kim takip etmeye başlarsa haberi mail’le geliyor zaten. Kimisini iplemiyorsunuz, kimisine ise çok seviniyorsunuz, “aaa iyi ki beni takip etmeye başlamış” diyorsunuz. Sadece ellerinizi ovuşturup kelle gibi sırıtmakla kalmayın. Gidin bir nezaket gösterin, reply edip “hoş geldin” deyin. Unutmayın, Türksünüz, misafirperversiniz. Rasyonel bir konuşma başlatmanız da gerekmiyor, hoşbeş güzeldir. Ben bu yöntemi denedim, sevdim, daha da ters tepki veren görmedim. Olay şu: [reply] @xxx hoş geldin! (:

8- Sakın biri sizi takip etmeye başladığında, “takip ettiğin için teşekkürler” demeyin. “Thanks for the follow” olmaz.  Seni takip etmeye başlayan adamın zihnine, tam o ana odaklan. Adam seni bir şekilde görmüş, yazdıklarını ya beğenmiş ya ilginç bulmuş, kendi isteğiyle basmış follow düğmesine. Yani, ortalıkta gezen bir değeri kendisi keşfetmiş ve takibine almak istemiş, balığı tutmuş. Kendi iyiliği için yapmış bunu, senin iyiliğin için değil. Bunda ayıp yok, tamamen kendisini düşünerek yapmış. Sen öyle yapmıyor musun birini takip etmeye başlarken? Ayrıca, sana göre de senin takip edilmeye değer bulunman normal olmalı. Şimdi, tam da birinin seni takip etmeye başladığı o anda, kendi zihnine odaklan. Follower sayın 1 artınca sevindirik olmak zorunda mısın, önemli olanın nicelik değil nitelik olduğunu zaten bilmiyor musun? Biliyorsun.

9- Eski sistem ve yeni sistem retweet’lerin ikisini de ayrı ayrı kullanabilirsin. Aynen katıldıklarına, yeni sistem retweet’i basarsın. Ha üzerine yorum yaparak, bir tat katarak retweet etmek de muhabbeti harlamaya yarar, o zaman eski sistemle RT yaparsın. Senin kısa yorumunu da duymak isteriz, ama taşı gediğine koyman lazım. “Pegzel olmuş RT @xxx” değil. Belki “Hoba! Coşkuluymuş bu? RT @xxx.”

Bu arada 10’a tamamlayamadım maddeleri, umarım sorun olmamıştır. Sorunuz varsa, ekleyecek tavsiyeleriniz varsa, yorum kısmına buyrunuz. Oldu bu iş!

Founder of Elma+Alt+Shift, Creative Partner at Madam Martha UK, Blogger, Painter