Reklamcılığın gelişim sürecinde, ilk kitle iletişim aracı sayılan yazılı basına ek olarak, 1927 yılında kurulan ilk radyo istasyonu da önemli rol oynamıştır.1938’de radyo kurma ve işletme yetkisi, çıkartılan kanunla Münakalat Vekaletine verilmiş, hemen arkasından Ankara Radyosu işletmeye açılmıştır. Devlet yönetimine giren radyoculukta ilan ve reklama yer verilememiştir. 1939’da Matbuat Umum Müdürlüğü’ne bağlanan radyoların kuruluş kanunu 1949’da yeniden değiştirilmiş, Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir Daire Müdürlüğü ile yönetilen radyolarda bazı resmi bildiriler dışında reklamlara yine izin verilmemiştir. 1949’da kurulan ve oldukça geniş bir yayın alanına sahip olan İstanbul Radyosu, 1950’den sonra süratle gelişen ekonomik düzen içinde, devamlı olarak ilan ve reklam taleplerine hedef olmuştur. Nihayet, çeşitli zorlamalar karşısında 3/12/402 sayı ve 27 Ocak 1951 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesiyle radyolar reklama açılmıştır. Bu, yurdumuzda düzenli radyo reklamcılığının başlama tarihidir.Radyo reklamcılığının ardından, 1940’lı yıllarda bir ilke daha imza atılmış ve film ortamında ilk reklamcılık çalışmaları başlamıştır. İlk animasyon reklam filmi 1949 yılında, ilk renkli reklam filmi 1961 yılında hazırlanmıştır.
O sıralarda Türkiye’de renkli filmlerin banyo ve kopya işlemleri yapılamadığından, işin en güç yönünü bu filmlerin laboratuvar işlemleri için iki defa yurt dışına gidip gelmesi teşkil etmektedir. Her ne kadar Almanya’daki Arnold Richter ile İngiltere’deki Arthur Rank stüdyoları ile anlaşmalar yapılmışsa da yıkanmamış filmin yurt dışına çıkışı, her seferinde Bakanlar Kurulu müsaadesini gerektirmesi nedeniyle büyük bir problem olmuştur. Bütün güçlüklere rağmen bir yıl içinde çeşitli bankalar ve firmalara başarılı renkli reklam filmleri yapılmıştır.
Türkiye’de reklamcılığın bir meslek haline gelmesini sağlayan ilk olay; 7 Ocak 1961 yılında 195 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi olmuştur. Bu Kanun’da gazete reklamlarında Resmi ilanlar Şirketi’ne verilmiş olan tekeli ortadan kaldıran ve gazetelerin kapılarının reklam kuruluşlarına açılmasını sağlayan hükümler yer almıştır.
1964’te kurulan Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT), radyo ve televizyon yayıncılığı tekeline sahip olarak 1968’de Ankara’dan deneme niteliğindeki televizyon yayınına başlar. Televizyonun yaygınlaştırılması yolundaki plan gereğince “bir milli televizyon şebekesinin kurulması” için 1970 yılından itibaren çalışmalara girişilir ve bu şebekenin kurulmasının maliyetini karşılamak üzere televizyon kuruluşunun “ilk gelişmesinin büyük şehirlerden başlatılması ile reklam gelirlerinin artırılması ve bu yoldan elde edilecek olanaklarla Doğu’ya gidişe mali destek sağlanması” öngörülür.
Reklamcılık Türkiye’de sanayileşme ve kapitalistleşmenin hız kazandığı 1960’ları izleyen planlı kalkınma dönemiyle birlikte canlılık kazanmıştır. 1970’li yıllarda televizyon yayınlarının hız kazanması reklamcılığa yeni ve etkileyici bir uygulama alanı açmıştır.
(Yazının ilk bölümü buradan.)