Can ile 2015 yılında yaptığımız ilk röportajın üstünden kaç rüya geçti bilinmez ama o anı tekrar hatırlamak istedim. Sohbet edeceğimiz odaya girdiğimde, masaya saçılmış halde duran renkli kuru boyalarla gökkuşağı çiziyordu. Başını sakince bana doğru kaldırdı “Daha güzel günler için” dedi.
Soyadının hakkını verircesine daima “iyi insan” olmaya çalışan Can Bonomo’nun bugünlerde gecesiyle gündüzü birbirine karışmış durumda. The Marmara Pera’da izleyiciyle buluşan ilk solo resim sergisi “Anachronismus”* dan sonra resim çalışmalarına kaldığı yerden devam eden ayrıca şiirlerini yazıp şarkılar söyleyen Can Bonomo ile gece, düşler, şiir ve müzik hakkında konuştuk.
Bazıları gün ışığı sever ve senin “gündüz” ürettiğini biliyorum. Ama sanat pratiğini de sahnede çoğu zaman şehirlere gece inince veriyorsun. Gündüz ve gecenin senin yaşantındaki ayrımını, nasıl yorumladığını merak ediyorum.
Gündüzleri yazıhanemde oturup saatlerce çalışıyorum. Yaptığım işlere ölçüsüz ilgi duyan biri bile yanımda bir saatten fazla durmak istemez. Gece her şeyi değiştiriyor. Aslında değişim zaten yaşanmak zorunda, dolayısıyla “gece” sadece doğru yer ve doğru zamanda değişime şahit oluyor. Her seferinde. Prensiben Dr Jekyll’ın Mr. Hyde’a, Bruce Banner’ın Hulk’a dönüşmesi kadar dramatik bir dönüşüm olmasa da. Bir şey işte.
Görüp de unutamadığın bir rüya var mı? Rüyaların hiç gerçeğe dönüşür mü?
Rüyalarımı hatırlamakta hep güçlük çekmişimdir. Bir yerlerde, uyanır uyanmaz gördüğün şeyleri yazmanın rüya hafızasını geliştirdiğini okumuştum. Tutunamadım. Defter hala duruyor. Yeşil. İlk sayfasının dört satırı dışında boş duruyor. O kadar adanmış yapıda bir insan da değilimdir. Niyeyse kocaman almışım defteri.
Bize kendi şiirlerinden “gece” motifi yüklü şiirini yazar mısın? Ya da dilersen güneşleri seven bir insan olarak bize bir gece mısrası yazar mısın?
Parya uyan
Çavdarlar oldu harman dövülecek
Yak bir ağıdı kafa kâğıdın arka cebinde
Yak bir ağıdı gece görünürde kibarken
Ulu bir meşenin gölgesine göm neşeni
Tahmin ettiğinden ne kadar eksiksin
Ve göründüğünden ne kadar fazla
Türkiye eğer 6 ay gündüz 6 gece periyodunda olsaydı, geceyi mi gündüzü mü seçerdin? Neler yapardın?
Bir günde özlerdim herhalde geceyi. Gündüzü de bir gecede. Benim için zorlu bir değişim olurdu. Faraza bile seçemiyorum.
Gece bir canlı olsaydı, sence neye benzerdi?
Karanlıktan görünmezdi. Herkes başka bir şey gördüğünü iddia ederdi. Bence ormanda yaşayan çelimsiz bir kız. Sürekli tertemiz. Saçları bulut gibi. 16 yaşında gözüküyor ama bin yaşında. Sorular sorar ya da yanına yaklaşmaya kalkarsan koşarak uzaklaşır. Bir parça yemek ya da müziğini ikram edersen arkadaşı olabilirsin.
Bize gece playlisti yapmak ister misin?
Spotify’da ‘’the night is nigh’’ diye bir playlist’im var; buyursunlar:
*Anachronismus: Herhangi bir olay ya da varlığın içinde bulunduğu zaman dilimi ile kronolojik açıdan uyumsuz olması demek.
