“iç-mihrak, kimin girip çıktığı belli olmadığı için komşuları rahatsız eden bir proje-konuttur. üyelerinin sayısı, kompozisyonu ve iç dünyaları sıklıkla değişir ama kolektif kültür-bozumu atölyesinden yükselen kahkaha gürültüsü değişmeden kalır. iç-mihrak çoğunlukla çıkartmalarla çalışsa da, sokakta dirlik ve düzeni bozacak her yönteme açıktır.
iç-mihrak’ın yakıtı, resmî ve popüler kültür fragmanları (ikonlar, ikonik kişiler, sloganlar, özlü sözler, içli sözler, çağdaş ve geleneksel değerler, inanç evrenleri vs.), ürünü ise sıklıkla mide kramplarının eşlik ettiği ve suçluluk duygusu tonu yüksek, kontrolsüz gülmeyle tanımlı öfori halidir.
iç-mihrak sizi klişelerden kurtarmaz, size içine gömüleceğiniz yeni klişe dünyaları inşa eder. iç-mihrak içinizi rahatlatmaz, sizi sürekli bir gerginlik ve uyarılmışlık halinde tutmayı arzular. iç-mihrak size doğru yolu göstermez, size sadece yürümekten bıktıracak kadar çok alternatif rotanın var olduğunu ispatlar. iç-mihrak dil’i sever, ne resmiyet dilinin ufkuna hapistir, ne de sokak dilini mihrap kabul eder; O bütün dillerle sevişir, hepsinden gayrı meşru çocuklar doğurur.
iç-mihrak’ın yöneticisi, moderatörü, küratörü yoktur; özgür çağrışımla işler; kendi dışındaki yöneticileri hiç sevmez, sevene de iyi gözle bakmaz. iç-mihrak padişahların salt/sanatlarına son verip onları hâl etmez, padişahları madara etmeyi tercih eder.
iç-mihrak, muktedirlerin en çok korktuğu şeyin erkleriyle alay edilmesi olduğunu bildiğinden, Papa’nın lazımlığından devlet büyüklerinin mezarlarına kadar, resmi, popüler ve geleneksel her türlü kültürel kod karşısında (7 pâre osuruk eşliğinde) kahkaha atmayı ilke olarak benimser.
iç-mihrak sür’ati sever, hızı resmî ve geleneksel klişe makinesininkinden sadece foto-finişle ayırt edilebilir. iç-mihrak nöronlarınız üzerinde çalışır; en evcimen umutlarınızla, en kutsal değerlerinizle, en insanî hislerinizle arlanmadan alay eder.