Bir havayolu şirketinin tweet’lerinize bakması, sizin hakkınızda kişisel bilgilerinizi toplaması – sizin yararınıza bile kullanılsa, ne kadar kabul edilebilir bir durum? İnsanlar özel davranılmayı sever. Bu videoda gördükleriniz sizin için özel mi? Size yapılsa, KLM’in özel bir misafiri gibi hisseder miydiniz? Videoda bir kez bile misafirperverlik lafının geçmemesi ilginç geldi – ki aslında bu projenin taklit etmeye çalıştığı his bu. Biraz sabuklamama izin verin, bence yaptıkları şey misafirperverliğin tersine mühendisliği. Gerçek misafirperverlik, sizin için neyin önemli olduğunu zaten biliyor olmak ve bunu beklentisiz sunmaktır – ya da sadece karşılıklı mutlu olabilmek beklentisiyle sunmaktır. Batı kültürlerinde buna aşina olunmasını beklemiyorum.
How acceptable is it for an airline brand to sneak through your tweets to get some personal insights – even if it’s used for your good? People like to be treated special. Is what you’ve seen on the video special for you? Would you feel like a special guest of KLM here? It’s funny how the word hospitality is never mentioned in the video, though actually that’s what this project imitates as a feeling. It’s – allow me to talk nonsense here – reverse engineering hospitality. Real hospitality is knowing already what you need and providing it right along. I don’t expect western cultures to be familiar with that. So, reverse engineering hospitality is what KLM does here, tracking your data to please you.
KLM’in yaptığı bu misafirperverliğin tersine mühendisliği, sizi memnun etmek için datanızı analiz etmeye dayanıyor. Kelimenin tam anlamıyla sizi mutlu etmek için bahane yaratmaya. Bense mutluluğun rasyonellikle oluşturulamayacağını düşünüyorum. Mutluluğun kendiliğindenlikle, beklenmediklikle bir alakası olmalı. Şu “hediye alma” ikilemini hatırlatıyor: Gerçekten karşı tarafın aklındaki çok çok istediği bir şeyi mi almalısınız, yoksa sizin gönlünüzdeki çok çok vermek istediğiniz bir şeyi mi vermelisiniz? Şunu düşünün, biri sizin tweet’lerinizi inceleyip çok sevdiğinizi öğrendikten sonra size beyaz zambak hediye etmesi ne kadar romantik olabilir? Bir teorim var: 15 dolarlık appsore çeki kazanan herif için işler bu, çünkü erkek aklı girdi-çıktı esasına göre çalışır. “Apple ürünlerini severim, iPad’im var = O zaman appstore çeki iyidir.” Öte yandan, bir kadın böyle bir hediyeyi duygusal bağ eksikliği yüzünden o kadar da sevmeyebilir – arkasında sağlam bir memnun etme eforu olmasına rağmen. Ama yine de, KLM burada çok iyi iş çıkarmış. Kadın ve erkeklere verdikleri hediyelerin farkına dikkat etmediyseniz, videoyu tekrar seyredin. Genel olarak, fazla maddi değeri olmayan, ama doğru düşünülmüş hediyeler seçmek olayı bitirmiş. Var mı kadın / erkek beyinlerden diyeceği olan? Ha bu arada en sonda kızın anında yapıştırdığı (öğrenilmiş?) cevaba ne demeli? “Çok teşekkürler anında tweet’i basıcam buna!”
What KLM does here is tracking your data to please you. Literally searching for a good reason to make you happy. I believe happiness is not constructed with deliberate reason. It’s much more on the grounds of spontaneity and serendipity. It’s much like the usual “gift” dilemma; should you buy something you know they really really “want to get” or should you give something you really really “want to give” putting in your soul? Think, how romantic could it be for you to be given white lillies because somebody did a great research on your tweets and discovered you liked them. I have a thery about that: I’m sure it’s ok for the guy who just received $15 worth of appstore cheque because a man’s mind works in input-output system: “I like apple products, I have an iPad = Appstore voucher is cool.” On the other hand, a woman might not like this as much – though there is a sincere effort to please – due to lack of emotion. But again, KLM did a good job here. In case you haven’t noticed the difference of gifts to men and women, watch the video again. Overall, giving low-monetary value & thoughtful items wins. Any thoughts, from male or female brains? And what about the immediate (learned?) response of the girl at the end? “I’ll tweet this right away!”