Eskiden mIRC vardı. İnternet ortamında serverlara bağlanarak chat yapardınız. Odalar ve bu odaların kullanıcıları kimliklerini gizleyerek birbirleriyle bazen atışır, bazen de arkadaş olurlardı. Bazı odalar ise gerçekten çok kötüydü. İsimleri bir garip olan ya da ‘Guest’ diye başlayan nicklerle birbirlerini kötüler, hakarete varan konuşmalarıyla kendi egolarınıın üstüne sanal alem vasıtasıyla çıkmak isterlerdi. Bunların çoğu 16-21 yaş arasındaki gençlerdi. Yaklaşık yedi sekiz sene önce gördüğüm bu gençler büyümüş ve alttaki Kristal Elma yazısına yine aynı kimliksizlikle yorumlar yazmaya başlamış.
Yorumların saatlerine bakarsanız eğer ya bunu bir grup insanın aynı anda yazdığını ya da çok sinirlenmiş, kendisine yedirememiş, ne yaptığının bilincinde olmayan bir yorumyazmayıçoksevenamakimliğinigizlemekzorundakalan adında birinin yaptığını görebiliyorsunuz. Öyle garip yorumlar ki bunlar, bu kişi ya da kişilerin (komik oldu bu:) reklamcı olup olmadıklarını anlayamıyorsunuz bile. Eleştiriye gelemeyen, yaratıcılığın sadece hava atmaktan ibaret olduğunu sanan ve anonimlikle kendilerini gizlemeye çalışan, blogu kötüleyen ama her gün girmekten vazgeçmeyen bir topluluk bu.
Aşağıda ne yazdığımı tam olarak kavrayamamış, beni bir nevi ‘ajans blogçusu’ 🙂 olarak gören, ajansımı bilip bilmeden, benim kim olduğumu kavrayamadan, elma+alt+shift tarihinde en fazla yorumu atan ve büyük ihtimalle bunu, bir sürü ruhuyla yapan bir garip topluluk.
Sadece kısa bir özetti bu aşağıda yazdıklarım. Ne bütün işleri eleştirmeye, ne başka ajanslara bok atmaya, ne de bir ajansın bu blogu desteklemesine ihtiyacım var. Ben sadece ‘gördüğümü’ yazdım. Hepsini değil, sadece bir kısmını. (Herhalde hepsini yazsaydım bu blog hacklenirdi:) Yorum yazmak için bu kadar uğraşacağınıza, zamanınızı bu gereksizliğe harcayacağınıza, blogda bulunan diğer yararlı konuları okur, verdiğim linkleri gezer, tanıttığım yönetmenlerin filmlerini izler, başarılı tasarımcıların ve reklamcıların işlerine bakar ve biraz vizyon sahibi olurdunuz. Ama sizin vizyonlarınız sadece, eleştiriye (buna eleştiri bile denmez aslında) tahammül gösterememek ve düzeysiz yorumlarınızla aslında bu ülkedeki gerçek reklamcıları kötülemekten öteye gidememenizden başka bir şey değil.
İçeriği sağlam bir bloga ve sahibine böyle komik yorumlarla haykıracağınıza, gereken tepkiyi ‘ama sektör ne der, beni almazlar o zaman ajansa’ korkunuzu yenerek gerekli yerlere verin. Böylelikle siz de ciddiye alınırsınız.
(Belki bilmeyenleriniz olabilir. Blogger’ın yorum ayarlarında, aşağıdaki yazıdaki gibi gereksiz yorumları ve spamleri engellemek için moderatör özelliği vardır. Böylelikle düzeysiz yorumları kontrol altına alabilir ve bunları istediğiniz zaman silebilirsiniz. Ama elma+alt+shift’te bu özellik yoktur. Çünkü buna gerek duymaz. Herkes dilediğince yazsın diye bu özellik konulmamıştır çünkü. (Dilediğince yazmayı, dillendikçe yazmayla bir tutanlar bile.) Ve kesin bu yazıya da bir dolu yorum gelecek. Ama ben yine de bu kontrolü uygulamayacağım… O halde, buyrun…)
