Bize göre:
Sansür, asla küçümsenmemesi gereken çok önemli bir konudur. Herkes bunun vehametinin farkına varmalıdır.
Ülkemizde son günlerde, özellikle sanal ortamda artan kontrolsüz bir sansür söz konusudur.
Gerçek hayatta suç olan şeylerin sanal hayatta da suç sayılması normaldir. Kimse birini öldürüp, bunun videosunu yayınlamamalıdır. Bunu engellemeye sansür denmez. Aynı şey tecavüz, çocuk pornosu, uyuşturucu madde temini ve benzeri konular için de geçerlidir. Ancak, bir zararlı içerik nedeniyle tüm sitenin kapatılması anlaşılır bir şey değildir.
Gerçek hayatta suç teşkil etmeyen şeylerin sanal ortamda keyfi faktörlerle engellenmesi sansürdür.
Bazı kurallar koyulacaksa bu iyice, açıkça tanımlanmalıdır. Ucu açık söylemlerle iş keyfiyete bırakılamaz. Her önüne gelen, mahkemeye başvurup site kapattıramaz.
Müstehcenlik, intihara özendirme gibi belirsiz söylemler tek başına site kapatmaya yeterli olmamalıdır çünkü bunlar beraberlerinde “kime göre” sorusunu getirecektir ve bu kabul edibilir bir şey değildir.
Kapatılan sitelerin bazı meslek sahiplerini etkiliyor olabileceği gözardı edilmemelidir ve bu sitelerin sadece eğlence aracı olmadığı insanlara vurgulanmalıdır.
Ülkemize edilen hakaretlerin cezası bize değil, o hakaretleri edenlere kesilmelidir. Gerekirse site yönetimi ile görüşülmeli ve hakaret içeren videoların kaldırılması talep edilmelidir. Türkiye’yi internetten kovmak üç tane ergen çocuğun yapabileceği bir şey olmamalıdır.
Arka kapılar bularak yasaklanan sitelere girmeyi başarabilmek, sorunun çözümü demek değildir.
Sansür, sadece sanal ortamlarda değil, her ortamda var olabilen bir tehlikedir. Sanal ortamdaki sansürün sanata, resimlere, filmlere, kitaplara da sıçraması gayet mümkündür. Bu nedenle, sansürün her türlüsüne karşı durmak gerekmektedir çünkü sansür, bilgi alma özgürlüğümüzün kısıtlanması, haklarımızın çiğnenmesi ve bizim için neyin doğru olduğuna başkalarının karar vermesi demektir. Dolayısıyla sansür özgürlüğün ihlalidir.
Ve unutmamak, unutmaktan; ses çıkarmak, susmaktan her zaman için daha iyidir.
O yüzden tam bir hafta boyunca 400’ün üstünde site sahibi (sayısını tam bilmediğimiz siteler de katıldı), sitelerini “Sansüre Sansür“le karşılık vererek ‘kendi’leri erişime kapadı. Yerli ve yabancı birçok site bunu haber olarak sitelerine koydu, yüzlerce blog ve site destek verdi ve kampanya ‘kendiliğinden’ inanılmaz hızlı bir şekilde yayıldı ve çoğu insana ulaştı.
Burada yapılmaya çalışılan geleceğin internetinin sanal bir önizlemesiydi. Gördük ki, yaşanılan bu deneyim bile insanları fena etkiledi, korkuttu, öfkelendirdi ve endişelendirdi. Peki dedik, ileride ya bu gerçekleşirse? Birçok site eften püften nedenlerle zaten kapatıldı, kapatılıyor, ya ileride bunu abartıp en önemli siteleri tamamen kapatsalar, tüm bilgi erişimine ulaşmak imkansız olsa?
İşte bu kampanya bunu gösterdi… Başardı da.
Ama bitmedi. Daha çok kişiyi, daha fazla bilinçlendirmek zorunda olduğumuzu da anladık bu kampanyayla. Çünkü kapatılan sitelerin illegal oldukları için kapatıldığını sanan büyük bir çoğunluk var, tepki vermenin hiçbir işe yaramayacağını, sadece kısık bir ses çıkaracağını düşünen bir çoğunluk var, yasaları yasayla değiştirmenin imkansız olduğunu düşünen bir çoğunluk var; işte asıl büyük mesele bu çoğunluğa ulaşıp, internetin, bilgi akışının, düşüncenin, paylaşımın ne kadar önemli olduğunu ve bu sansür mekanizmasının insanları mutsuz etmek dışında bir işe yaramadığını anlatmak gerek.
O yüzden zaman içinde büyüyecek, sizlerin fikirleriyle gelişecek, daha BÜYÜK bir ses getirecek işler yapacağımız, bu kampanyanın sonucu ve diğer kampanyaların başlangıç noktası olan bir sitemiz var. Kampanyanın özet tanımıyla, Sansüre Sansür‘ümüz var!