Farkındayız değil mi? Instagram sayesinde uzaklar yakın, hayaller filtrelerle kısmen gerçek, yabancılar tanıdık oldu.
Daha önce “ben bu adamı/kadını nereden tanıyorum?” diye düşünen sonra da aydınlanma yaşayıp “aaa Instagram’da takip ettiğim falanca kişi” diyenler kaç kişiyiz? Az değiliz, hiç sağa sola bakınmayın, binlerce, on binlerceyiz. Hiç tanışmadığımız ama çok iyi tanıdığımız insanlar türedi zamanla. Nerede olduklarını, en son nereye seyahat ettiklerini, ne yediklerini, ne sevdiklerini biliyoruz artık.
“Ne yiyorsan osun” cümlesine “takip ettiğin kişi kimse osun”u da ekleyebiliriz bu çağda.
Instagram’da ben dahil 825 bin kişinin takip ettiği bir ismi takdim etmek isterim size: Ahmet Erdem. Eski reklamcı, yeni “influencer”. Instagram fenomeni denmesini doğru bulmuyor. Kendi instagram hesabından paylaştığı fotoğraflar çok seviliyor. Kalabalık bir kitle tarafından takip ediliyor. Son dönemin ünlü ünsüz isimlerinden.
Onun sırrı neymiş, bu takipçiler nasıl artıyormuş ve şirketler onunla neden bu kadar çok çalışmak istiyormuş arkadaş kontenjanından ben sordum o da samimi bir şekilde anlattı.
Bir ajansta masa başında çalış senelerce. Sonra al eline fotoğraf makineni gez dünyayı. Bir de üstüne fenomen ol. Markalar seninle çalışmak için yarışsın. Nasıl oldu bu?
Bu noktaya gelmem 3-4 seneyi aldı tabii. Bir anda olmadığı için kendime fenomen diyemiyorum. Ajansta masa başında 12 yılımı doldurdum. Nasıl yoğun günler geçirdiğimizi ne kadar mesaili çalıştığımızı çok iyi biliyorsun. Son iki senem ajans ve sosyal medya ile dolu dolu geçti. Hafta içi ajansta sabahlıyor, gün içinde hafta sonu çektiğim fotoğrafları paylaşıyordum. Ardından sosyal medya işleri ajanstaki işlerimin üstüne çıkınca bir anda işten ayrılıp sosyal medyaya daldım. Ajansta çalışırken müşterilerim için basın ve dergi ilanı hazırlıyordum, reklam filmleri çekiyordum. Şimdi aynı işi kendi hesabım üzerinden yapıyorum. İsteyene fotoğraf, isteyene video, isteyene sadece proje üretiyorum. Beni diğer sosyal medya kullanıcılarından ayıran en büyük özellik müşterilerin ve ajansların ne istediğini çok iyi bilmem sanırım.
Peki markalar için çekeceğin fotoğraf ya da videoların hikayelerini sen mi kurguluyorsun? Seni özgür bırakıyorlar mı yani? Yoksa kafalarında bir briefle mi geliyorlar sana?
Kafasında briefle gelen müşteri en sevdiğim müşteri tipi ama bunun ne kadar az olduğunu çok iyi biliyorsun. Sadece bana ne yapmak istediklerini söylüyorlar, içeriği ve konsepti kendim oluşturuyorum. Bu noktada katı kurallarım olduğu doğrudur. İçeriğin doğal olması için işlevini veya özelliklerini anlatıyorum. Hepsinin içinde kendi hayatıma dair bir hikaye olduğu için takipçilerime itici gelmiyor bu. Ama tutup da marka logosunu ekranın ortasına da koymuyorum. Özellikle kullanmadığım ya da kullanıp sevmediğim bir ürünün tanıtımını, reklamını da yapmıyorum.
Bu takipçi sayısının sırrı yavaş yavaş aralanıyor sanki Başka bir soru o zaman. Başarılı bir fotoğraf karesinin arkasında sabır da vardır tabi. Kafanda planladığın kareyi doğru açıda, doğru ışıkta, doğru kompozisyonda çekebilmek için en fazla kaç saat bekledin?Â
Açıkçası bunun için çok fazla beklemiyorum. İlk önce çekeceğim kareyi kafamda kurgulayıp ön hazırlığını kendi içimde yaptıktan sonra doğru saatte ve doğru zamanda gidip iki dakikada çekiyorum. Tabi bir gün önceden bir keşif turu yapıyorum.
Erciyes’te çektiğin nefis bir fotoğraf var atların koşturduğu. O fotoğraf karesi nasıl çıktı ortaya? Hikayesini çok merak ediyorum.
O gün Nevşehir’den Kayseri’ye fotoğraf çekmeye gidiyordum. Kafamda atları çekmek yoktu. Yol kenarında güzel bir açıdan Erciyes Dağı’nı gördüm ve orada güzel bir yol hikayesi olur diye düşündüm. O sırada arabalarının yanında hazırlık yapan bir grup vardı. “Napıyorsunuz hemşerim?” deyip yanlarına gittim. “Atları bekliyoruz kardeşim” dediler. Sonradan öğrendim ki bekledikleri atlar benim atlar. Hepsinin elinde bu çekim için önceden düşünülmüş lensler makineler mevcuttu. Ben konuk sanatçı olduğum için elimde 24/70 lens ile onlara bakıyordum. Hepsi kendileri için en uygun açıya geçti, atları beklediler. Atlar gelmeden kafamda kareyi çoktan çekmiştim. Yere yatacaktım, atlar yürüyüp giderken arka planda Erciyes Dağı’nın karlı manzarası olacaktı. Arkadaşlara söyledim kadrajınız yanlış diye ama beni dinlemediler. Sonrası bildiğin gibi işte.
Nefis hikaye! Hadi doğruyu söyle fotoğraflarında oynama var mı? Filtre, photoshop vs kullanıyor musun?
Bu konu hep tartışılıyor. O zaman şöyle bir soru sorayım sana. Makyaj yapmadan evden çıkmazsın değil mi? En azından bir rimel, bir ruj, bir allık sürersin canlı görünmek için. Benim yaptığım da bu. Sadece renkleri kendime has tonlarıyla insanlara sunuyorum. Ekleme yapmayı çok sevmiyorum ama o zaman fotoğraf resim oluyor bence.
Kendine has tonların… O kısmı biraz daha açalım mı? Çektiğin fotoğraflarda yansıttığın sana özel bir tarz mı var yani?
Mavi, turuncu ve yeşil tonlarının genelde bana yakıştığını söylüyorlar. Mavi özellikle “Ahmet Erdem mavisi” olarak anılmaya başladı son dönemlerde.
Pek çok proje ve iş birliği yaptın markalarla. Peki kaç ülkeye gittin bu güne kadar?
15-20 arasında sanırım.Â
Dünyada en çok neresi etkiledi seni? Sence nereyi mutlaka görmeden ölmemeli?
Açıkçası çok etkilendiğim, bayıldığım bir yer çıkmadı henüz. Hepsinin bir özelliğini sevdim tabii ama genel olarak aşık olduğum bir yer olmadı. Ama gitmeyi düşündüğüm hayallerini kurduğum daha çok yer var: İzlanda, Kanada, Baykal Gölü, Yeni Zelanda, Moğolistan…Â
Daha önce bazı fenomenlerin bir post için çok uçuk paralar istediğini duymuştum. Kaç para bu işler sahi, iyi kazandırıyor mu? Bir post için 20 bin alıyor musun mesela?
Aslında iyi kazandırıyor ama giderlerim ve ekipmanlarım çok pahalı. Aynı zamanda ulaşım ve konaklama da öyle. Bu bedelleri hep kendi cebimden ödediğim için kazandığım para neredeyse bu yolda harcanıp gidiyor. “Celebrity” dediğimiz kısımdan o rakamları alanlar var tabi. Ama benim gibi influencer mantığında bu işi yapanlar bu rakamları anca rüyasında görür. Tek 1 post icin 2 haneli rakamlara çıkan yok diyebilirim.
20 bin kazandığını düşünenler, işlerinden istifa etmeye hazırlananlar röportaj sonunda vazgeçtiler sanıyorum ki. Son soru: Instagram’da başarılı bulduğun “sağlam” denilecek fotoğrafçılar kimler sence? Kimleri takip etmeli?
Yurt dışından çok sevdiğim arkadaşım var. En sevdiklerim @hannes_becker @fursty @chrisburkard @brandonwoelfel @brahmino @bu_khaled @kpunkka bunlar ufkumu fazlasıyla açıyor.